Getat
Herkesin bir hikayesi var bu konuda. Çünkü bize tıp eğitimimiz sırasında bu konularla ilgili bilgi verilmedi. Fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olduktan sonra birçok çeşit ağrıyı geçiremediğimizi farkettim.Birçok hastanın tanısı da ortada kalıyordu. Tedavi edemediğim hastalara ne söyleyeceğimi bilemiyordum. İyileşen hastalar gidiyor, ama iyileşemeyenlerde ben mutsuz, hasta mutsuz.
2006 yılında Hüseyin Hocamızın nöralterapi kurslarına başladıktan sonra öğrendiğimiz birçok şeyi sorgulamaya başladım. Hastalıklara bütüncül açıdan bakınca daha geniş çaplı açıklanabildiğimizi gördüm. ‘Hastalık yok hasta var’ sözünü daha iyi anlamaya ve yaşamaya başladım. Çünkü her hastaya aynı ilacı yazmak yerine her hastaya kişiye özel tedaviler düzenlemeye başladım. Ve en önemlisi ‘hekimliğimi’ sevdim. Hekim olmak sadece doktorluk yapmak değildir.
Şifa vermeye çaba göstermektir. Şifaya aracılık etmeye çalışmaktır. Bunun için hastaya dokunmak ve dinlemek şarttır. Tüm bunları bana hatırlatanın nöralterapi ye ve Hüseyin Hocama teşekkür ediyorum. Bu yola girince; hastalar için, kendim ve çevrem için daha neler yapabilirim diye düşünüyor insan.
O nedenle o gün bu gün ne kurslarım biter ne ders çalışmam. Bitmesini de istemem. Çünkü bilgi o kadar derin ve geniş ki, hep daha fazlasının olduğunu görüyorum.
Tamamlayıcı tıp ile çalışmaya başladıktan sonra asla modern tıp dediğimiz hepimizin üniversitelerde öğrendiği bilgiler ve yöntemlerle çatışmadım. Ters düşmeye gerek yok. Hepimiz insanların şifası için çalışıyoruz. Bir hastayı tedavi ederken ‘ tüm ilaçlarını bırakacaksın’ gibi şeyler söylemek doğru gelmez bana. Ya da gerekli tetkikleri yapmadan tedavilere başlamaya gerek yok.
Tüm tamamlayıcı tedavilerde öncelik hastayı korumak olmalı. ‘ Önce zarar verme’ sözünde olduğu gibi.